Kardeş Türküler'den Bitti mi ola, Şam ilinin hurması gitti mi ola ala gözün sürmesi Uzun havası

Kardeş Türküler'den "Bitti mi ola, Şam ilinin hurması gitti mi ola ala gözün sürmesi Hama'nın, Humus'un telli turnası turna, yârin selâm saldı, gel diye" Uzun havası kaynak kişi Karacaoğlan

Şam ili Türküsünün Hikayesi

Vaktiyle Hatay ve İskenderun yöresinde Kul Yakup olarak bilinen yaylalarda koyun otlatan bir çoban varmış. Kul Yakup çok güzel kaval çalarmış. Çaldığı nameler insanı hüzünlendirir, yüreğini deler geçermiş.

Kul Yakup’un böyle hüzünlü kaval çalmasının sebebi bir kıza sevdalı olmasıymış. Kul Yakup’un sevdiği kız olan Turna Kız da Kul Yakup’a karşı sevdalıymış. Turna Kız da çok güzelmiş, güzelliği tüm yörenin dilindeymiş.

İkisi de birbirlerini çok severlermiş fakat kavuşamazlarmış, çünkü aralarında birçok engel varmış. Kul Yakup kimsesiz, malı mülkü olmayan fakir bir delikanlıymış. Turna Kız ise yörenin en zengin ağalarından birinin kızıymış.

İkisinin evlenmesine asla izin vermezlermiş. Turna Kız her gece dualar edermiş sevdiğime kavuşayım diye fakat babası Turna Kızı bir gün yörenin bir başka sengin ağasının oğluna verip nişanlamış.

Sevdasını babasına açıklayamıyor Turna kız

Turna Kız da babasına karşı gelememiş, ben Yakup’a sevdalıyım diyememiş. Babasının kendini nişanladığını öğrenen Turna Kız da Kul Yakup da acılar içinde yaşamaya başlamışlar, ikisi de sabahlara kadar gözyaşı dökerlermiş.

Gel zaman git zaman, bir gün Turna Kız’ın düğünü kurulmuş. Her yerde davullar zurnalar çalınıyormuş.

Zavallı Yakup eve, köye sığamamış, almış sazını eline kendini sokaklara atmış. Bir kahveye girip oturmuş, almış sazını eline ve çalmaya başlamış. İçli, hüzünlü, Turna Kız’a olan aşkını, sevdasını anlatan yürek yakan türküler söylemeye başlamış.

Karacaoğlan aşıkları nasıl buluşturdu

Kul Yakup hem ağlayıp hem söylüyormuş. Dinleyenler hep hüzünlenmiş, herkes Kul Yakup’un haline üzülmüş. Kul Yakup saz çalıp söylerken, kahveye Karacaoğlan gelmiş. Karacaoğlan da Kul Yakup’u dinlemeye başlamış ve hemen anlamış Yakup’un sevdalı olduğunu. Kul Yakup çalıp söylemiş, Karacaoğlan dinlemiş. Kul Yakup da fark etmiş hemen Karacaoğlan’ın gönül ehli biri olduğunu sevdadan anlayacağını.

Türkülerini söyleyip bitiren Kul Yakup, Karacaoğlan’ın yanına gitmiş, durumunu anlatmış ve demiş ki :’’Sevdiğim kızın bugün düğünü var. Benden ona bir haber götürürsen sana 20 altın veririm demiş’’ Kul Yakup, Turna Kız’ı kaçırmaya kafaya koymuş ya kaçıracak ya kaçıracak. Karacaoğlan da demiş ki :’ Bu işlerde paranın lafı olmaz ‘’ ve sazını alarak düğün evine doğru gitmeye başlamış.

Düğün evine doğru yaklaşan Karacaoğlan’ı görenler âşık geliyor diye ona yer göstermişler. Karacaoğlan da kendini Kul Yakup diye tanıtmış, düğün evindekiler de ‘’ bizim buralarda da bu isimde biri daha var’’ demişler. Karacaoğlan bir köşeye oturmuş, almış sazını eline ve çalmaya başlamış. Karacaoğlan birçok türkü söylemiş, söylediği bu türkülerin içinde Kul Yakup’un Turna Kız’a gönderdiği bir mesaj varmış.

Türküyü duyan Telli Kız hemen Kul Yakup’un gönderdiği mesajı anlar ve nasıl etsem de Akpınar’a gitsem diye düşünmeye başlar. Sonra etrafındakilere şöyle der : ‘’ Benim zamanında verilmiş bir ahdım var. Ben gelin olurken Akpınar’dan su içmeye ahd etmiştim.

Lakin ben suya giderken yanımda kimse olmayacak. ‘’ Etrafındakileri yalnız gitmeye ikna edememiş, yanına bir arkadaşını katmışlar ve Turna Kız’ı Akpınar’a yollamışlar. Bir yere kadar arkadaşıyla yürümüş sonra arkadaşına şöyle demiş: ‘’Buradan sonra yalnız gideyim. Su içerken yanımda sen olursan ahdım bozulur.’’ Sonra tek başına Akpınar’a doğru koşmaya başlamış.

Turna Kız Akpınar’a doğru koşarken Karacaoğlan da kimseye çaktırmadan düğün evinden uzaklaşmış. Turna Kız, Akpınar’a vardığında Kul Yakup’u pınar başında bekler halde bulmuş. Hemen uzaklara doğru kaçmaya başlamışlar ve mutlu bir ömür yaşamışlar.