sağlık sorunları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlık sorunları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/21/2010

varisler ve yeni tedavi yöntemleri

    9/21/2010 09:09:00 ÖS   No comments

varislerin hem cerrahi hemde cerrahi olmayan yöntemlerle tedavisi Varis, toplardamarların deri altında mavi renkte, genişlemiş ve kıvrımlar yapmış olarak görülmesidir.



yeni tedavi yöntemleri
Başlangıçta damarların genişlemesi sonucu şişlikler görülse de varis bulgularının artması ile büyük damar paketleri oluşabilir ve hatta damar çatlamaları görülebilir. Varis ilk yıllarda çoğunlukla görüntü rahatsızlığı verse de daha sonra ağrıya yol açabilir. Toplardamar (venöz) yetmezlik gelişirse bacaklarda şişme meydana gelir. Varisli damarlarda pıhtı oluşursa (tromboflebit) bacaklarda ağrı, şişlik ve kızarıklık oluşur.

Varisler, kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. İlerleyen yaşla birlikte görülme sıklığı artar.


Varis neden olur?
Varisin oluşum mekanizmasında pek çok faktör rol alır. Gebelik, şişmanlık, uzun süre ayakta kalmak, bazı meslekler, kadın olmak, doğum kontrol hapları ve hormon tedavileri, dar giysiler giymek, kabızlık, yaşlılık ve genetik faktörler nedeni ile varis oluşabilir.

Varis, toplardamar kapakçığındaki yetmezlik sonucu oluşur. Kan sürekli geriye kaçar ve göllenir. Bu durum damarda basınç artışına ve şişliğe yol açar. Zamanla damarda genişleme artar ve kıvrılmalar olur. Varisler toplardamarların herhangi bir seviyesinde ortaya çıkabilir. Kasıkta toplardamar yetmezliği olabileceği gibi daha aşağılarda bacak düzeyinde yetmezlik görülebilir. Bazen varisin nedeni bir toplardamara pıhtı atması olabilir. Tıkanan damarın gerisinde kan göllenir ve damar genişler.

9/20/2010

kanserden nasıl korunursunuz

    9/20/2010 07:04:00 ÖS   No comments

kanserden nasıl korunursunuz yaşadığımız dünyada kanserden nasıl kurtuluruz kanserden erken tanı ile korunmak mümkün mü



kanserden nasıl kurtuluruz
Kanser, ülkemizde ve dünyada ölümlerin en yaygın nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Kimyasal maddelere maruz kalmak, sigara ve alkol tüketmek, stres ve sağlıksız beslenmek, kanser vakalarının artmasına neden oluyor. Bu dış etkenlerden uzak durularak kanser riski azaltılabilir mi? Uzmanlar yaşam tarzı değişikliğinin kanser riskini azalttığını söylüyor. Özellikle beslenme alışkanlıkları değiştirilerek, sigara ve alkol gibi alışkanlıklardan uzaklaşılarak ve hareketli bir yaşam ile kansere yakalanma oranı düşürülebiliyor. “4 Şubat Dünya Kanser Günü” öncesinde Memorial Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Emine Yüzbaşıoğlu, 20 maddede kansere karşı nasıl korunulması gerektiğini anlattı.

Dünya Kanser Günü

Kişi ideal kilosunu korumaya çalışmalıdır.

Tek yönlü beslenmeden kaçınılmalıdır. Et, süt, tahıl, meyve- sebze ve yağ olmak üzere tüm besin gruplarından gün içinde uygun miktarlarda tüketilmelidir.
Günde 5 porsiyon meyve ve 2 porsiyon sebze yemeye dikkat edilmelidir.
Kanserden korunmada posa alımının çok önemlidir. Bu sebeple beyaz ekmek yerine çavdar, kepek veya tam buğday ekmeğini tercih edilmelidir. Kabuklarıyla yenebilen meyveler soyulmadan tüketilmelidir.
İdeal kilonun korunması amacıyla, fazla şeker tüketiminden kaçınılmalıdır.
Pişirme yöntemi olarak fırında veya haşlamayı tercih edilmelidir. Kızartmalardan uzak durulmalı, yemekleri fazla kavurmadan pişirilmelidir.
Sigara içmemek ve içilen ortamlarda bulunmamak önemlidir.
Hareketsizlikten kaçınılmalı, günlük fiziksel aktiviteleri artırmaya özen gösterilmelidir.
Haftada en az 2 gün spor yapılması sağlıklı bir yaşam için önemli koşullardandır.
Günde 2-2,5 litre su tüketilmelidir.
Çay ve kahve tüketimi azaltılmalıdır. Kahve içerken süt tozu yerine yarım yağlı süt kullanılabilir. Asitli içecekler, hazır meyve suları gibi şeker içeriği yüksek içecekler yerine, az şekerli komposto, hoşaf, taze sıkılmış meyve suları içilebilir.
Aşırı alkol alımından uzak durulmalıdır.
İçerdiği Omega- 3 yağ asidinin olumlu etkilerinden faydalanmak için haftada 2 veya 3 kez balık tüketimi önemlidir.
Brokoli, karnabahar, lahana gibi antioksidan içeriği yüksek besinlerin tüketim sıklığı artırılmalıdır.
Her türlü besinin iyi yıkanıp temiz hazırlanmasına özen gösterilmeli ve temiz su kullanılmalıdır.
Kızartma yağları tekrar tekrar kullanılmamalıdır.
Doğrudan ateşte pişirilen yiyecekler haftada en fazla bir gün tüketilmelidir.
Günlük tuz tüketimi 5 gramın altında olmalıdır. Salamura, turşu gibi tuz oranı yüksek yiyeceklerin tüketimi sınırlandırılmalıdır.
Salam, sosis ve tütsülenmiş yiyecek gruplarından mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.
Gün içinde 2 bardak süt veya yoğurt tüketimi önemlidir.
Özellikle yaz mevsiminde direkt güneş ışığından kaçınılmalıdır.

9/13/2010

vejeteryanlarda beslenme sorunu

    9/13/2010 07:14:00 ÖS   No comments

Herşeyin başı Sağlık Programına konuk olan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hatice Bayraktaroğlu, Programda Vejeteryanı ve Vejeteryanları anlattı. Vejetaryen beslenmenin sürekli dezavantajları olduğu konuşulur. Oysa bilinenin aksine olumlu yanları da oldukça fazladır.



Vejetaryen tipi beslenme
Vejetaryen beslenenler, özellikle kabızlık sorunu yaşamamak için bol bol posalı gıdalar tüketirler. Bağırsak sağlığı için posalı gıdaların önemi büyüktür.

Doymuş yağ açısından düşük yiyecekleri tercih ederler. Hayvansal gıdaları daha az tercih ettiklerinden kolesterol seviyeleri dengelidir.

Antioksidan açısından zengin, kabuklu meyveler ve kuru yemiş gibi gıdaları bol bol tüketirler. Vejetaryen tipi beslenmeyi uygulayan bireylerin, diğer tip beslenmeleri uygulayanlara göre kan basıncı ve hipertansiyon riski düşüktür.

Hayvanlara verilen hormonlar, antibiyotikler, kimyasal besin bileşikleri, hayvanların otlaklardan aldığı kimyasallar, etin içeriğinin kanserojen yükünü arttırmaktadır.

Beslenme tarzlarından dolayı sıklıkla antioksidan içeren yiyecekler tükettiklerinden, bu tür yiyecekler serbest radikallerin sebep olabileceği tüm rahatsızlıklara karşı vücudu korur. Özellikle kanser gibi hastalıklar başta olmak üzere, bulaşıcı özellik gösteren hastalıklara karşı da koruyucu önlem teşkil eder.

güneş yanığı ve tedavisi

    9/13/2010 07:08:00 ÖS   No comments

Herşeyin Başı Sağlık'a Dermotoloji Uzmanı Doktor Meltem Özer konuk oldu. Güneş yanığı derinin güneş ışığına kısa sürede ve yoğun olarak maruz kalması sonucu oluşan deri rahatsızlığıdır.



Güneş Yanığının Nedenleri
Uzun süre güneşe maruz kalındığında ultraviyole ışınları; ciltte önce kızarıklık, daha uzun süreli hasarlarda da içi su dolu baloncuklara sebep olur. Kızarıklık, ağrı, şişme güneşten 2-4 saat sonra başlar, 24 saatte maksimuma ulaşır. Bu birinci derece yanıktır. İçi su dolu kabarcıklar olduğunda yanık artık ikinci derece olmuş demektir. Üçüncü derece yanıklarda kabuklanmalar olur, güneş üçüncü derece yanığa sebep olmaz.

Güneş Yanığının Nedenleri

Güneş yanığının nedeni derinin aşırı miktarda ultraviyole ışınlarına maruz kalmasıdır. Ultraviyole ışınları 3 farklı ışın üretir. Bunlar UVA, UVB ve UVC ışınlarıdır.

UVA ışınları UVB ışınlarından daha az etkili ancak derinin daha alt katmanlarına kadar etki edebilir. Deriye elastikiyet kazandıran doku yani dermiş tabakasını tahrip eder. Uzun süre UVA ışınlarına maruz kalmak deriyi vaktinden önce yaşlandırır.

diş hekimi korkusu nedir

    9/13/2010 07:00:00 ÖS   No comments

Herşeyin Başı Saglık programına Diş Hekimi Ceren Alikaya ve Uzman Psikolojik Danışman Meltem Tercan Özyurt konuk oldu Diş hekiminiz korkularınızı bilirse, sizi daha az endişelendirecek ve daha rahat ettirecek tedavi yollarını bulacaktır.



Diş hekimine gitmek
Her dört kişiden birinin diş hekimi korkusu yani dentofobisi olduğunu biliyor muydunuz? Diş hekimine gitmekten korkanlar, bu korkuyu nasıl yenebilir?

Diş hekimi korkusu olanlara tavsiyeler



1- Öncelikle aşırı korkusu olan bireylerde genel anestezi ve sedasyon gibi ileri tekniklerin her zaman alternatif olabileceğini unutmayınız.



2- Sizi rahat ve güvende hissettiren, samimi ve ilgili bir diş hekimi seçmelisiniz.



3- Tedavi başlamadan diş hekiminize korkularınızdan bahsederseniz ve tam olarak neden korktuğunuzu belirtirseniz, diş hekiminiz korkunuzu yenmeniz için size yardımcı olacaktır.



4- Diş hekiminizden tedavi başlamadan tüm prosedürü adım adım anlatmasını isteyiniz.



5- Tedavi esnasında herhangi bir nedenle işleme ara vermek isterseniz, bunu tedavi başlamadan diş hekiminizle aranızda bir işaret ile belirleyebilirsiniz.



6- Derin nefes alıp rahatlamaya ve anlık streslerden uzaklaşmaya çalışınız. Randevularınızı günün stres ve yorgunluğu birikmeden önce, yani sabah saatlerine almanız sizin için olumlu olacaktır.

7- İşlem yaptırmadan önce kliniği tanıyıp incelemek, çalışanlara sorular sormak, hijyeni, personel ve ekipmanı gözlemlemek sizi rahatlatacaktır.



8- İşlemlere basit olanlarla başlayınız. Tüm tedavileri tek seferde yaptırmak zorunda değilsiniz, ilk seferde sadece bir temizlikle seans sonlandırılabilir.



9- Diş hekimi kontrollerine probleminiz olmasa dahi düzenli gidiniz. Böylece hem büyük işlemlerden kaçınabilir hem de ortama daha rahat alışabilirsiniz.



10- Unutmayınız; diş hekimliği teknolojileri ve tedavi teknikleri son yıllarda sizin konforunuzu artıracak şekilde oldukça ilerlemiştir.

bel ağrısı nedir

    9/13/2010 06:49:00 ÖS   No comments

Herşeyin Başı Saglık'a Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Meral Bayramoğlu konuk oldu. Beliniz mi ağrıyor? Ağrı dinlenince geçiyor mu? Yoksa en küçük bir hareketle şiddetleniyor ve beliniz kilitleniyor mu?



Bel ağrısı denilince
Bel ağrısı denilince akla öncelikle “Bel Fıtığı” gelse de; dünyada baş ağrısından sonra ikinci sıklıkta görülen bu ağrılar başka nedenlerden de kaynaklanabiliyor.

Bel ağrısını, bel zorlanması ve duruş bozuklukları; bel kaslarına, bağlarına ve eklemlerine hasar vererek ağrıya yol açar şeklinde açıklayabiliriz.Bel ağrılarının fiziksel aktivite ile şiddetlendiği, istirahatle hafiflediği ise en çok görülen belirtilerden birkaçı sayılır. Bel ağrısının şiddeti, öne eğilme, uzun süre ayakta durma, yürüme gibi günlük aktivitelerle artabilir. Bel ağrısı nüfusun %75-85’ini yaşamlarının herhangi bir döneminde etkileyen en önemli bir sağlık sorunlarından biridir.

Bel Ağrısı Neden Olur

Bel ağrısının pek çok nedeni olabilir. Tüberküloz, brusella gibi hastalıkları, kemik erimesi (osteoporoz ); kireçlenme, başka bir yerden yayılmış ya da omurganın kendisinden kaynaklanan kanserler bel arısına neden olan önemli hastalıkların başında gelir. Bel ağrısına nedenlerinden biri de mide, karaciğer, böbrek gibi organ rahatsızlıklarının bel bölgesine yayılmasıdır. Bazı bel ağrılarının nedenleri de psikolojik olup kapsamlı şekilde araştırılmalıdır.
© 2014 Video blogunuz. Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger.