atatürk belgeseli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
atatürk belgeseli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/13/2010

nutuk onbirinci bölüm

    9/13/2010 06:12:00 ÖS   No comments

nutuk onbirinci bölüm belgesel videosu Londra Konferansı'na iştirak edecek murahhaslar doğrudan doğruya irâde-i milliyeyi temsil eden Büyük Millet Meclisi tarafından intihap edilmelidir



Londra Konferansı'na iştirak
Şimdi arzu buyurursanız İstanbul ile muhabereye devam edelim.

Tevfik Paşa 27 Kânunusani tarihli telgrafnamesi muhteviy âtını 29 Kânunusani tarihli bir telgrafname ile tekrar etti. İcra Vekilleri Heyet-i Riyâseti’nden şu cevap verildi:

Ankara, 30.1.337
İstanbul’da Tevfik Paşa Hazretlerine
İtilâf siyasetinde Türkiye lehine vuku bulan inkişaf-ı ahîr, milletin azm-i fedakârîsi mahsulüdür. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Sevr Ahidnamesi’ni külliyen reddetmesi üzerine hâdis olan şu vaziyetten, menâfi-i milliyeye en muvâfık netâyic istihsali, Londra Konferansı’na iştirak edecek murahhasların doğrudan doğruya irâde-i milliyeyi temsil eden Büyük Millet Meclisi tarafından intihap ve terhîs edilmiş olmasıyla kabildir. Sevr Muâhede-i meş’ûmesini imzalamış bir heyetin vâris-i hususîsi olan heyetiniz murahhaslarının, mülk ü millete nâfi şerâit istihsal edebilmeleri gayr-i mümkündür. Binâenaleyh, vatanın menâfi-i âliyesi icabı işbu müzâkerât-ı sulhiyede sizin aradan çıkarak Büyük Millet Meclisi murahhaslarını, vahdet-i milliyeyi tamamen irâe eder bir şekilde serbest bırakmaklığınız lâzımdır. Bu sebeple, evvelki tebligatımız hakkında cereyân edecek müzâkerâtı bir taraftan takip ve icrâ eylemekle beraber ber-vech-i âti mukarrerâtı müstacelen kabul ve tenfiz eylemeniz ricâ olunur:

1– Londra Konferansı’na iştirak edecek Türkiye heyet-i murahhasası, münhasıran Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından intihap ve i’zâm edilecektir.

2– İşbu heyet-i murahhasa refakatine verilmesini lüzumlu gördüğümüz bazı mütehassıs müşavirler ile evrak ve vesâik-i lâzime tarafınızdan ihzâr ve heyete iltihak etmek üzere i’zâm ve irsal edilecektir.

3– Tarafımızdan gönderilecek işbu heyet-i murahhasanın, umum Türkiye menâfiini temsil edecek yegâne heyet olduğunu da Düvel-i İtilâfiye’ye tebliğ edeceksiniz.

4– Vaktin darlığı hasebiyle kat’î ve nihaî olarak ittihâz edilen işbu mukarrerâtın adem-i tervîci halinde selâmet-i mülk ü millet namına terettüb edecek mes’ûliyet-i tarihiye tamamen heyetinize ait bulunacaktır.

İcra Vekilleri Heyeti Reisi
Fevzi
Efendiler, Tevfik Paşa’nın refîk-i mesâisi olup Ankara’da bulunan İzzet Paşa tarafından da bir telgraf yazılması faydalı olur zannında bulunduk. İzzet Paşa’nın telgrafı şu idi:

Şifre
Ankara, 30.1.337
İstanbul’da Tevfik Paşa Hazretlerine
Şubat evâhirinde Londra’da in’ikad edecek konferansa mütedâir Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleriyle zât-ı sâmîleri arasında câri açık muhhaberât muhteviyâtına muttali bulunuyoruz. Heyetimizin dûçâr olduğu adem-i muvaffakiyet üzerine yine îrâd-ı mütâlaaya mücaseret müstelzim-i hacâlet olmakla beraber zât-ı fahîmanelerini vaziyet-i hakikiye ve burada hüküm-ferma nikat-ı nazar hakkında tenvîr etmeye sevk-i vatanperverîyle lüzum hissediyoruz. İstanbul’un taht-ı işgalde olması hasebiyle oradaki bir hükümetin menâfi-i esasiye-i milleti müdafaadan âciz olacağı buraca tabii görülmektedir. Ayrı iki heyet halinde konferansta isbât-ı vücut etmekten, bi’l-âhire Anadolu ile İstanbul’un tefrîkine yol açılacağı endişesiyle de tevakki edilmektedir. Mustafa Kemal Paşa Hazretleri de telgrafnamelerindeki nikat-ı nazardan esas itibarıyla sarf-ı nazar etmeye salâhiyettar değildir. Anadolu’da avn-i hakla muhalefet ve isyanlar kesr ü izâle ve çeteler tenkîl olunarak kuvvetli bir ordu ve hükümet teşekkül etmiştir. Avrupa’yı, Sevr Muâhedesi’nin lehimize ta’dîline sevk edebilecek müzâkerâtın inkıtaına mahal verilmeyecek surette bî-dirîğ-i himmet buyurulmasnı hasbe’s-sadaka istirham eyleriz. Buradaki Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin taraf-ı pâdişâhîden tanınması şart-ı esasisi bâki kalmak üzere teferruat ve zevâhire ait bazı hususât için dahi müdâvele-i efkâr imkânı mevcuttur. Bu imkânın ifâtesine mahal verilmemek üzere iş’âr-ı keyfiyet buyurulması maruzdur.

nutuk onuncu bölüm

    9/13/2010 05:58:00 ÖS   No comments

nutuk onuncu bölüm belgesel videosu Çerkes Ethem Bey ve kardeşleri zaman kazanmak için bizi iğfale çalışıyorlardı Hakikatte mesele hallolunmamıştı. Vereceğim izâhâttan anlaşılacaktır ki



Çerkes Ethem Bey
Çerkes Ethem Bey ve kardeşleri, zaman kazanmak için bizi iğfale çalışıyorlardı. Maksatları, mümkün olabildiği kadar yeniden kuvvet celp ve cem’ etmek ve Düzce’de bulunan Sarı Efe kuvvetlerini ve Lefke’de bulunan Gökbayrak taburunu kendine iltihak ettirmek ve Demirci Mehmet Efe’nin de kendisiyle beraber isyanını temîn etmek, bir taraftan da cephe kumandanlarını ıskat ve ordu zâbitânının ve efrâdının kendilerine mukabele etmemeleri için propagandaya fırsat bulmak istiyorlardı. Fi’l-hakika, Simav ve Havalisi Kumandanı, Simav’a gitmek üzere Kütahya’dan geçerken, Ethem ve Tevfik Beyler tarafından celp olunarak kendi emirleri altında ve gösterecekleri mahalde istihdam edilmek üzere Kütahya’da kalması emrolunmuştur. Bu emirlerinin teyidi lüzumunu da 10 Kânunuevvel 336’da Cephe Kumandanlığı’ndan temenni etmişlerdir. Görülüyor ki her şey hallolundu, denildiği halde mebdedeki adem-i itaat, aynen muhafaza edilmekte idi.

Ethem Bey, Konya, Ankara, Haymana dahil, her tarafa ellerinde hususî şifreler bulunan, irtibat zâbiti unvanıyla, birtakım memurlar göndererek yeniden silâh ve hayvan tedârikine başladı. Bunlara verdikleri vazife ve hükümet memurlarına yaptıkları tebliğler hakkında bir fikir edinmek üzere meselâ: 7 Kânunuevvel 336’da Ankara şimalinde Kalecik Kaymakamı’na yazdığı tezkereyi aynen okuyayım:

Kütahya, 7 Kânunuevvel 36
Kalecik Kazası Kaymakamı Cânib-i Vâlâsı’na
Kuvâ-yı Seyyare müfreze kumandanlarından olup zîrde künyesi muharrer İsmail Ağa, kaza-yı vâlâları dahilinde Kuvâ-yı Seyyare ’ye mensup olup mezun ve gayr-i mezun mücahidîn ile yeniden silâh ve hayvan tedârikiyle, iltihak edecek vatanperverleri alıp getirmek vazifesiyle memuren Kalecik’e i’zâm kılınmıştır. Kendisine her türlü teshîlât ve muâvenât-ı lâzime-i vataniyenin ifasını ricâ eylerim efendim.

Umum Kuvâ-yı Seyyare ve Kütahya Havalisi Kumandanı
Ethem
Garp Cephesi Kumandanı, Kuvâ-yı Seyyare Kumandanlığı’ndan mevcut cephane miktarını ve son Gördes muharebesinde ne miktar topçu cephanesi sarf edildiğini sorması üzerine, Kuvâ-yı Seyyare Kumandan Vekili Tevfik imzasıyla 11 Kânunuevvel 336’da “... Bu yazışınızdan bize emniyet etmediğinizi anlıyorum. Cephane ne yenir, ne içilir, ancak düşmana atılır. Bu emniyet meselesi vârid-i hâtır ise, cephane göndermeyebilirsiniz.” tarzında cevap verilmekte idi.

Efendiler, burada ufak bir noktaya dikkatinizi celp edeyim. Görüyorsunuz ki Ethem Bey, cephede ve kuvvetinin başında olduğu halde Tevfik Bey yine vekil sıfatıyla muhabere ve muamelede bulunuyor. Aynı kuvvet üzerinde, aynı salâhiyette iki kumandan...

Cephe Kumandanı, 13 tarihinde sorulan sual ve alınan cevap suretlerini berâ-yı ma’lumât bana göndermişti. Hükümetçe, miftâhı olmayan şifreler ve hususî şifreler istimâli umumiyetle men’ edilmişti. Halbuki Ethem Bey’in hususî memurları ve mebuslardan bazı arkadaşları, bu memnuiyete riayet etmeksizin, şifre muhhaberâtına devam etmekte idiler. bi’t-tabi bunlara mümânaat edildi. Bunun üzerine, Ethem Bey, İsmet Paşa’ya 13/14 Kânunuevvel 336 tarihli bir mürâcaatıyla “bazı ihtiyâcât ve sâire hakkında Ankara ve Eskişehir Kuvâ-yı Seyyare irtibat zâbitlerine verilen telgrafların tevkif edilmekte olduğu anlaşılmıştır. Muhhaberâtımızın men’ edilmesi veya müşkilâta uğratılması suretiyle vâki muamelenin lütfen izâlesini ricâ ederim” diyordu. Halbuki irtibat zâbitlerinin açık muhabereleri men’ edilmemişti. Men’ edilen hususî şifre muhaberesi idi. Bilhassa Ethem Bey’in bahsettiği Ankara ve Eskişehir’deki zâbitlerin hiçbir muhabereleri men’ edilmiş ve bu zâbitler tarafından Ethem Bey’e şikâyet vâki olmuş değildi. O günlerde Eskişehir’de keşîde ettirilmeyen bir hususî şifre vardı. Fakat o, kumandan ve mebus diye imza atan Ethem Bey’in bir arkadaşının şifresi idi. Onun için İsmet Paşa, Ethem Bey’e verdiği cevapta, bu husustaki muhbirin kim olduğunun iş’ârını talep etmişti.

nutuk dokuzuncu bölüm

    9/13/2010 05:55:00 ÖS   No comments

nutuk dokuzuncu bölüm belgesel videosu İstanbul'da mevki-i iktidara getirilen Tevfik Paşa Kabinesi bizimle temas ve münasebet arıyor



Tevfik Paşa Kabinesi
Bu telgrafnamede, İstanbul ile Zonguldak arasında Fransız telsiziyle muhabereye Fransız Mümessili’nin muvafakati alındığından bahis olunduktan sonra, “hükümet ile bir itilâf esası kabul olundu mu? Kabul olunduysa, nerede telâki mümkün ve oraya hangi tarîkle gelmek münasip olacağı” sorulmakta idi.

İstanbul Posta ve Telgraf Müdür-i Umumîsi Orhan Şemsettin imzalı 11 Teşrinisani 336 tarihli bir emir de Kastamonu Posta ve Telgraf Başmüdüriyeti’ne vürûd ediyordu. Bu emir Ereğli Müdüriyeti’ne gönderilen gayr-i resmî bir mektubun zarfından çıkıyordu. Emir aynen şudur:

Madde 1– Anadolu ile pâyitaht arasında telgraf muhaberâtının bir an evvel tesisi mültezemdir.

Madde 2– Bu maksadın temîni zımnında bir taraftan Sapanca ile Geyve arasındaki hatt-ı kebîr üzerinde kabil-i tamir olan tellerin sür’atle ıslahı ve diğer cihetten de mühim ameliyat ve inşaata ihtiyaç gösteren İzmit, Kandıra, İncili meyânesinin inşa ve tamirine başlanılması muvâfık görülmektedir.

Madde 3– Tamirat-ı mebhûseyi icraya memur olan İstanbul Fen Müfettişi Bekir Bey maiyetinde bir başçavuş ve mikdar-ı kâfi çavuşla İzmit’e müteheyyi-i harekettir.

Madde 4– Dahiliye Nezaret-i Celîlesinin vesikasını hâmil olan memûrîn-i mumaileyhümün hasbe’l-icâb herhangi tarafta ameliyata lüzum gördüklerinde haklarında müzâheret ve muâvenet-i lâzime ifası cihetinin taraf-ı behiyelerinden makam-ı âidiyle bi’l-muhabere temîni himem-i kâr-âgâhîlerinden muntazardır.

11 Teşrinisani 336
Bu telgraf üzerine, icap edenlere verdiğimiz emir, İstanbul ile temastan tevakki ve telgraf hatlarını tamir bahanesiyle gelen olursa tevkifi lüzumuna dairdi. Efendiler, İzzet Paşa’nın bi’l-vasıta gönderdiği şifre telgrafnamesine cevap vermeyi, memur-ı mahsusla gönderdiğimiz notların tarafından mütâlaa edilmiş olduğu haberine ta’lîk ediyordum. İzzet Paşa’nın, tarafımızdan verilen ma’lumâta muttali olduktan sonra da fikrinde sebat edip etmemekte olduğunu anlamak istiyordum. Bu husus anlaşıldıktan sonra, İzzet Paşa’ya aradaki vasıtalarla şu cevâbı verdim:

Zât-ı devletleri ve Salih Paşa Hazretlerinin de dahil bulunmaları muktezi olan heyetle en sehîl ve serî olarak Bilecik’te telâki mümkündür. İstanbul’dan ya Sapanca’ya kadar şimendifer ve oradan otomobille veyahut bahren Bursa’ya ve yine oradan otomobille Bilecik’e teşrif buyurulabilir. Mebhûs istikametler üzerinde şimdiden icap edenlere tebligat yapılmıştır. Kânunuevvel’in ikisine kadar Bilecik’te bulunacak vechile seyahatin tanzim buyurulmasını ve İstanbul’dan yevm ve tarîk-i hareketin şimdiye kadar kullanılan vasıta ile Zonguldak’a iş’âr buyurulmasını ricâ ederim. Seyahatin mümkün olduğu kadar dağdağasız icrası hatıra kabilinden arz olunur. 25/26 Teşrinisani 336.

Efendiler, İstanbul’da, 23/24 Teşrinisani 336 tarihinde yazılıp İstanbul’a muvâsalat etmiş olan memur-ı mahsusun imzasıyla İnebolu’ya gönderilen ve oradan 27 Teşrinisani’de Ankara’ya çekilen bir telgrafnamede, şu ma’lumât veriliyordu:

“Bugün 23.11.336’da İzzet Paşa nezdinde bulunduğum esnada, Hariciye Nâzırı, vaziyet-i ahîre-i siyasiye hakkında âtideki beyânâtta bulunmuştur:”

Yeni gelen İngiliz Sefiri, Ermenistan, Gürcistan ve bir zaman sonra İzmir mesâil-i mühimmesinde Hükümet-i Osmaniye lehine bir suret-i hallin temîn edileceğini söylemiş. Bu müsait vaziyetten istifade ederek memleketin temîn-i âtisine sarf-ı makderet edilerek bu fırsat kaybedilmemelidir. Şayet Ankara, zaman kazanmak arzusunda ise bile, bir temas hâsıl ederek mukarrerât-ı âtiye müştereken temîn edilmelidir.

Dedikten sonra şu satırlar ilâve olunuyor:

Beyânâta ilâveten İzzet Paşa’nın, kendisine tarafımızdan gönderilen hulâsada “şimdiye kadar olan mücadelâtın bugün bahş ve temîn etmekte olduğu müsaadelerden istifade vazifemizdir” cümlesine istinâden, eğer Anadolu, gönderilecek heyeti kabul etmezse, şahsen benimle temas ederek maksadımızı şahsen kararlaştırmalıyız. Buna da muvafakat etmedikleri takdirde, mevzu-i bahis cümledeki fikirden feragat anlaşılacağından artık Kabine’de bulunmayarak istifa edeceğini ve arzu edersek İstanbul’u nazar-ı dikkate almayarak kendisinin de Anadolu’ya geleceğini söylemiş.

Efendiler, aynı telgrafnamede, İstanbul matbûatında İzzet Paşa’ya atfen şu beyânâtın da intişar ettiği mündericti:

Hükümetin Anadolu’ya bir memur-ı mahsus i’zâmından maksadı Ankara’dakilerle bir temas hâsıl olup olmayacağını anlamak içindi. Avdet eden memur, bu temasın temîn edilebileceğini anlattı ve muhhaberât da temîn edildi. Tâbiatıyla icabının icrasına tevessül edeceğiz.

Bu tarz-ı beyânâtın, Anadolu’nun nokta-i nazarına muvâfık olamayacağı ve tekzîbi lâzım geldiği mütâlaasına karşı buna Kabine muvafakat etmemiş, maahaza İzzet Paşa, Tercüman-ı Hakikat gazetesiyle şu beyânâtta da bulunmuş:

Menâfi-i âliye-i memleket, şimdilik bu meselede matbûatın ihtiyâr-ı sükût etmesini âmirdir. Binâenaleyh bir iki gün daha beyânâtta bulunmakta mazurum.

Efendiler, Tevfik Paşa, Ahmet İzzet Paşa, Salih Paşa, zamanın büyük adamları gibi tanınmışlardı. Millet bunları âkıl, müdebbir, dûr-endîş biliyordu. Bu sebeple, Damat Ferit Paşa çekilip de yerine ileri gelenleri bu zevâttan ibaret bir kabine mevki-i iktidara gelince, herkeste türlü türlü ümitler uyandı. Tevfik Paşa Kabinesi ilk anda Ankara ile temas ve münasebet arayınca, efkâr-ı umumiyede hüsn-i niyetine hükmolunmamak için sebep tasavvur olunamadı. Herkes, Tevfik Paşa Kabinesi’nin mevki-i iktidara gelmesini fâl-i hayr addetti. Bu kabinenin, memleket ve milletin azamî menâfiini temîn çare ve vasıtalarını bulmadan hükümete gelmiş olmalarını kabul etmek ve ettirmek cidden müşkil idi. Bâ-husûs, kendileri de İstanbul mahâfilinde ve matbûatta kullandıkları tarz-ı lisanla umûmun telâkkisini teyid edecek vaziyet almış bulunuyorlardı.
© 2014 Video blogunuz. Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger.