Doğa için çal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doğa için çal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12/07/2019

Çarşambayı sel aldı Doğa için çal 1 yıl üzerinde çalışılan türkü klibi

    12/07/2019 12:35:00 ÖS   No comments
türkü klibi

Doğa için çal bir yıldır üzerinde çalışılan çarşambayı sel aldı türkü klibi sonunda yayınlandı projede kimler var kimler işte klip ve türküyü seslendirenlerin isimleri.



Doğa İçin Çal 11 Projesinde yer alan müzisyenler:


Ali Tüfekçi, Allen Hulsey, Alper Rende, Arzu Uysal, Büşra Şenol, Damla Çetin, Damla Şahin, Damla Topçu, Erhan Uslu, Eser Eyüboğlu, Esra Kayıkçı, Feride Korkmaz, Fırat Çavaş, Levent Yüksel, Muammer Barut, Muhammet Ali Hazar, Murat Aydın, Murat Gamsız, Müfit Murat Aytekin, Rüştü Onur Atilla, Selen Öztürk, Selim Bölükbaşı, Selin Sümbültepe, Semih Baykara, Seval Eroğlu, Sevcan Orhan, Sinan Ayyıldız, Tamara Şahin, Uğur Yöney, Ünal Zorer, Vecdi Yücalan, Yasemin Sannino, Yudum Şahin

12/09/2017

Doğa için çal'dan "Hey onbeşli" Türküsü ve acıklı hikayesi

    12/09/2017 04:26:00 ÖS   No comments

acıklı hikayesi
Doğa için çal Hey onbeşli türüküsü

Açılışını Erkan Oğur'un yaptığı Hey onbeşli Tokat yolları taşlı türküsünü ilk seslendiren ise Mazlum Çimen türküye dinlerken birçok ünlü ismide göreceksiniz

Hey onbeşli türküsünün Çanakkale için yazılan acıklı hikayesi
haddi hesabı yoktu

Savaşın tükettiği insanların haddi hesabı yoktu. Bu durum korkunç boyutlara ulaşınca İngiliz generali Aspinall-Oglander; "Gelibolu'daki kanlı muharebeler, Türk ordusunun çiçeğini bitirmiştir," demesine neden olmuştu.

Gerçekten de İngilizler şehit olan gençlerimizi, "çiçeğin tomurcuğu" ve "vakti gelmeden solan gül goncası"na benzetiyorlardı.

Cephe, koskoca bir eğitimli genç nesli yutmasına rağmen bir türlü doymak bilmiyordu.

Ölenlerin sayısı çok fazla olunca cephede boşluklar oluştu...

cephede boşluklar oluştu

Cephede meydana gelen boşlukları doldurmak için, diğer cephelerden asker getirilemediğinden, en yakın çevreden başlayarak, 15 yaşın üstündeki eli silah tutan bütün gençlerin dahi, gönüllü olup olmadığına bakılmaksızın, Çanakkale'ye sevk edilmeleri alışılmış normal bir hadise haline gelmişti...

Savaş günleri, köyde, kasabada erkeğin kalmadığı, gücü kuvveti ve boyu posu yerinde olan herkesin asker olduğu ya da asker olmak zorunda kaldığı kara günlerdi.

Birinci Dünya Savaşı'nda, Osmanlı ordusunda insan kaybı öyle bir noktaya varmıştı ki...

Birinci Dünya Savaşı'nda, Osmanlı ordusunda insan kaybı inanılmaz bir noktaya vardı. Yine de Harbiye Nezareti, harp bütün hızıyla sürerken askerleri birkaç günlüğüne de olsa memleket iznine göndermeye gayret etmişti.

Harpte gün geçtikçe daha da artan kayıplar, nüfusun tükenmekte olduğu korkusunu doğurmuş ve savaşan askerler memleketlerine nüfusu çoğaltmak üzere gönderilmişlerdi.

Çanakkale Savaşı sırasında, İtilaf Devletlerinin kara çıkartmasına başlamalarıyla birlikte cephede takviye kuvvetlere daha çok ihtiyaç duyuldu.

Sultan V. Mehmed Reşad, Askeri Mükellefiyet Kanunu'nda değişiklik yapmak ve lise talebelerini de cepheye çağırmak zorunda kalmıştı.

Sultan Reşad'ın emri ile değişiklik yapılan Mükellefiyet kanununda;

Mükellefiyet kanununda

42. Maddeye ek olarak hazırlanan "Kâtib-i Sultaniye 10. sınıf müdaviminine mütedair (devam edenlere dair)" başlıklı fıkra hakkında şöyle geçici bir düzenleme yapma yoluna gitmişti:

"Madde 1: Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-u Muvakkatinin (geçici kanununun) 42. Maddesindeki fıkra atiye (geleceğe) tezyil (ertelenmiş) olunmuştur. Muayene-i intihaiye esnasında (muayene sonucunda) mekatib-i sultaniyenin (sultani mekteplerinin) onuncu sınıflarında bulunanlar da hizmet-i makzura (zikri edilen hizmet) hakkına nail olacaktır."

On beşliler cepheye geliyor...

cepheye geliyor

Sultan V. Mehmed Reşad'ın açıklamasından sonra Harbiye Nezareti de bir tebliğ yayınlayarak, 1314 (1896) doğumluların (yani 19 yaşındakilerin) henüz askerlik hizmetine çağrılmamışlar ile 1315 (1897) doğumluların, bedenleri gelişmiş, harbe elverişli ve silah kullanmaya kabiliyetli olanlarından müsait bulunanların da kıtalara teslim olmalarını istemişti.

Padişahın ve Harbiye Nezaretinin bu çağrısı üzerine, Balıkesir, Bursa, Kütahya, Manisa, Adapazarı, İzmir, Aydın, Muğla ve Konya'nın, tahsilleri ve hayatlarının henüz başındaki bu yeni yetme gençleri, vatanın kendilerinden beklediği yüce vazifeyi hakkıyla yerine getirmeleri için silahlandırdılar.

15 ile 19 yaşında olan bu genç bahadırların cepheye katılımları anısına Anadolu'da yakılan meşhur "Hey Onbeşli Onbeşli" adlı türküde de söz konusu durum çok acı ve dramatik bir dille anlatılmıştır.

Bir efsaneye göre ise Onbeşli türküsünün hikayesi ile şöyle anlatılır;

Tahtobalı Hüseyin ile Hediye'nin hikayesidir.

Hediye'nin hikayesidir

Hediye ile Hüseyin sözlüdür ama ferman çıkınca Hüseyin Çanakkale'ye gider, Hediye de yol gözler. Bir yaz geçer, bir de kış. Bir yaz daha, bir kış daha. Dört yaz, dört de kış geçer. Anası babası memlekette dirlik düzen bozuldu diye Hediye'yi başkası ile evlendirmek isterler.

Böyle güzel kızın başına bir şey gelir, taliplisi de hem zengindir, hem yalnız başınadır diye yaşlı bir adam olan Tokat eşrafından Emin bey ile evlendirirler. Hediye, bir şey diyemez, kaderine razı olur. Bir yıl sonra Emin bey'in öldüğü günde olduğu gibi.

Emin bey ölünce, her şey Hediye'ye kalır. Kalır kalmasına da, Hediye bir düşünür şöyle, baba evine gitse, zaten oraya sığmadığı için evlendirilmiştir. Hem kim çekip çevirecektir bunca malı mülkü. Ama, dedik ya devir değişmiş, memlekette dirlik düzen kalmamış, dağdaki eşkıya genç duldan haberdar olur ve bir gece konağı basarlar.

Çaldıkları ile beraber Hediye'yi de sırtlarına vurup dağa götürürler. Dağda kıza yapmadıklarını bırakmazlar. Irzına geçerler, ona buna sunarlar, çengilik ettirirler. Ola ki, diğer köylerden kaldırdıkları başka tazeler de geldikten sonra bıkarlar Hediye'den. Kızcağızı harap bitap halde şehir merkezinde cami önüne bırakırlar gece.

Belki, öldürelermiş daha iyiymiş. Çünkü, camiden çıkanlar, üstü başı yırtılmış, harap bitap haldeki Hediye'yi görür de, biri olsun el etmez. Bir de yetmezmiş gibi, "kötü yola düşmüş bu!", derler. Hediye, kayıp yavuklusuna mı, kara kaderine mi, bahtsız evliliğine mi, onca tecavüze, aşağılanmaya, kötü anılmaya mı yansın? Neye yansın?

Dayanamaz hediye...

Terk eder Tokat'ı. Bir daha da ne duyan olur, ne de gören. 1915'in üzerinden sekiz yaz, sekiz de kış geçer...

Geçer de, koskoca Tahtobalı'ya anca bir tane onbeşli döner. Bildiniz ağalar, Hüseyin'dir o. Hüseyin'in gelişine şenlik eder köy. Sofralar kurulur, davullar çalınır. Ama, Hüseyin ne şenlik ister, ne sofra. O'nun beklediği, bir ama bir, biricik yavuklusu vardır.
En sonunda Hüseyin dayanamaz, töreyi ezer, anasına sorar, "Hediye nerede?" diye.

Koca dağlar ses verir de, anası vermez. Hüseyin düşer işin peşine, ta ki o bomboş konağa gelesiye kadar. Konağın önünde sorar komşulara, "nerededir ev ahalisi?" diye. Komşular cevap verir "çiftliğe taşındılar." diye ama Hüseyin durmaz, duramaz. Yavuklusunun kokusu gelir burnuna da, heyecanla, "Hediye," der, "Hediye de çiftliğe mi gitti?".
"O taze dul mu, önce kötü yola düştüydü de, sonra buralarda da yapamadı, duramadı, gitti mendebur. " Hüseyin inanamaz. Hüseyin dayanamaz. Derler ki, Hüseyin de atına bindiği gibi Tokat'ı terk eder. Ne Hediye'yi, ne de Hüseyin'i bir daha gören olmaz.

Ve işte düğünlerde, eğlencelerde göbek ata ata dans ettiğimiz türkünün gerçek hikayesi bunlardır. Sözlerini tam olarak okuduğumuzda acıyı anlayabiliriz.

5/20/2017

Doğa için çal - Hayde şarkısı nasıl çekildi Kamera arkası

    5/20/2017 01:22:00 ÖS   No comments

Hayde şarkısı nasıl çekildi Kamera arkası
Doğa için çal - Hayde şarkısı nasıl çekildi Kamera arkası
Doğa için çal 8. klibini Hayde şarkısı ile yayınladı işte Hayde şarkısının çekiminde yaşanan Kamera arkası görüntüler tabii başrolde yine Cem Yılmaz'ın espirileri var

Doğa İçin Çal 8 projesinin yapımında, 18 Ülke dolaştık ve toplamda 20.000 km den fazla yol katettik. Bu projeye Türkiye'den ve Dünyadan 39 müzisyen gönüllü olarak destek verdi. Bu kadar kişi çektik ve yer gezdik. Acaba neler yaşandı? Nereleri gezdik? Cem Yılmaz la çekim yaparken neler yaşadık? Hepsi ve daha fazlası Doğa İçin Çal 8 Kamera Arkasında! :)

Doğa İçin Çal 8 Projesinde yer alan müzisyenler:


Ali Kazım Akdağ, Ant Kurttekin, Aycan Yeter, Ayça Işıldar, Barbaros Cinpir, Burak Avcı, Cansu Tüzan, Cem Korkmaz, Cem Tarım, Cem Yılmaz, Duygu Şirin, Efgan Rende, Eser Eyüboğlu, Ferman Akgül, Fırat Çavaş, Gökhan Başaran, Halil Öztürk, Halit Eker, Kaya Tığlıoğlu, Levent Yüksel, M.Sitare Akbaş, Maksut Coşkun Dokunulmaz, Melek Akman, Metin Türkcan, Murat Aydın, Mustafa Barış Koçkar, Özgür Çetinkaya, Özlem Türay, Pelin Yıldırım, Selim Bölükbaşı, Semih Çelikel, Sinan Keskin, Şule Demirtaş, Tuvana Türkay, Ümit Erdim, Uras Benlioğlu,
© 2014 Video blogunuz. Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger.